30 Aralık 2009 Çarşamba
Bugün yeni birşey daha öğrendim
Yani özetle; bir AVM’de 28 tane kıyafet mağazası, 35 tane ayakabıcı, 23 tane yeme içme yeri gibi tüketelim tüketelim ama yanımıza bi halt kalmasın türü yerler için bir kısıt olmazken, kitap satan ikinci bir dükkana izin yok!
Türkiye’nin İstanbul’u, İstanbul’un Nişantaş’ın da da bu böyleyse vay geldi halimize..
Sevgili Nuri Bilge Ceylan’ın dediği gibi tutkuyla sevdiğimiz, yalnız ve güzel ülkemiz böyle böyle kalkınacak..Zaten toplum olarak amacımız güzel giyinelim, iyi yerlerde yiyelim içelim, başka da bir derdimiz yok..en güzeli..
Güneşli 30 Aralık
Sabah sabah bir dolu işim var ama blog takipçilerim! herşeyden önce gelir:)
Dün akşam karşılaştığım ve her yaşımda bu davranış şekline hayretle, kızgınlıkla, utançla baktığım bir tabloyla tekrar karşı karşıya kaldım.
28 Aralık 2009 Pazartesi
Morcheeba
walking free in harmony
one fine day we’ll fly away
don’t you know that rome wasn’t built in a day
di mi bebeğim, di mi bebeğim?
Karanlık Pazartesi
Hava yağmurlu ve karanlık, evde şişmana tavuk suyuna çorba yapmak istiyorum ben, ama gelin görün ki burada birşeyler karalayarak sıkıntımı hafifletmeye çalışıyorum.
Ne de çabuk geçiyor zaman ve mutluluk sandığımız şeyler şekil değiştiriyor, aslında sadece mutluluk da değil, sıkıldığımız, kızdığımız, herşey zamanla değişiyor,değişiyoruz.
Benim hafızam maalesef silmeye odaklı işliyor, herşeyi unutuveriyorum, sanki hiç yaşanmamış gibi oluyor bir süre sonra.İsterdim ki, ayrıntılarıyla hatırlayabiliyim herşeyi..
Bu karanlık Pazartesi tanıdığım genç ölüler geliyor aklıma, hepinize gülümsüyorum, yılbaşı umrunuzda değil biliyorum.
27 Aralık 2009 Pazar
hastalık ne menem birşey..
herkes sağlığına sımsıkı sarılsın, benim şişmanım da iyi olsun artık:(
18 Aralık 2009 Cuma
hala oluyorum:)
hey sen, kim olduğunu henüz bilemesem de varlığının haberi gözlerimi yaşartıyor, bakalım sen gelince ne yapacak sulugöz halan?
seni şimdiden çok sevdim..çok acele etme, zamanın gelince, ağlayarak geldim ben de yeter..
16 Aralık 2009 Çarşamba
What is your idea of happiness?
.....
2009'un muhasebesini yapmak lazım gelir di mi yılsonu itibariyle..istemiyorum, zaten bütün sene tik tak saatlerle ve onun alarmıyla geçiyor..Bu sene harika şeyler oldu tabi, sanılmasın ki kötü bir yıldı..Eşim, evim ve blogum oldu..daha ne olsun..
ama beni birşeylerin kutlamasında hüzünlendiren birşeyler var her seferinde..Bitip bitip başlayan şeyler,2003'ler, 2005'ler, 2009'lar..hayat bir kereliğine gelmişken ne de önemsiz davranıyoruz kendisine..Ofislerde, servislerde, gri sağlıksız havalı şehirlerde tüketiyoruz..Daha fazlasını hakediyor bence..İşte tam da bu anda bu sarmal başlıyor, biliyoruz ama hareket edemiyoruz..Para denen şey, bize güvenlik, beslenme ve Maslov'un ihtiyaçlarını sağladığı için vazgeçemiyoruz. Asık suratlı tutsaklarız..Çok karamsarım di mi, ama bence olmak lazım, cidden vahim çünkü durum..Bir de bunu pazarlama malzemesi yapmıyorlar mı kan beynime sıçrıyor.(Dikkat edin son dönemdeki reklam kampanyalarında sıkıldınız bunaldınız, kendinizi mahkum gibi hissediyorsunuz, yok tatil için yaşıyoruz deyip kravatlı insancıkları tek sıra yürütmeler mi istersiniz, buna saçma çareler sunmalar mı, terbiyesizliğin bu kadarı...)
İnsan sevdiği işi yapmalı, hayat sevmediğin işi yaparak yaşamak için çok kısa..
Neyse bu bahsi kapatıyoprum çünkü ara ara böyle serzenişlerim oluyor ve böyle giderse de olmaya devam edecek.
2010'dan beklentilerimi de ayrı bir başlıkta yazmak istiyorum..
Bu da böyle gri ofis yazısı olmaya mahkum kalsın..
10 Aralık 2009 Perşembe
2009'un son filmleri
Klasik bir uyuyakalmaya kurban gittiyse de izlediğim kadarıyla tamamlanmayı haketmiş bir filmdi..
Penelope Cruz seyretmesi zevkli bir kadın, güzele bakmak herkesin hoşuna gittiğinden kolay seyredilir bir aktris.
IN TO THE WILD
3 Aralık 2009 Perşembe
Dünyaya imza atmak..
Siz de imzanızı atın..
http://www.wwf.org.tr/page.php?ID=229
1 Aralık 2009 Salı
Tatil çıkışı
Haftanın 4 gün süreceği zımbırtısıyla bu hayat nereye kadar..züğürt tesellisi bunlar..
acil kilo vermeliyim, hayatımda diet yapmamış biri olarak becerebileceğimden de emin değilim..Ne yapmalıyım? Hayır diyemediğim nadir şeylerden biri olan çikolata sevdamla bir süre yolları ayırmalıyım..Beyaz ekmeğe burun kıvırmalıyım..evet bunları yapmalıyım!!
Pilatese başlamalı, yol yürümeli, hareket etmeliyim..
İyi haberler vereceğim hissediyorum (motivasyon da cabası:)
28 Kasım 2009 Cumartesi
Melek sesli şarkıcılar..
tebdil-i mekanda ferahlık vardır
27 Kasım 2009 Cuma
çocukluk..
23 Kasım 2009 Pazartesi
20 Kasım 2009 Cuma
Look at my face Charlie Brown and look at your face!!
Benim favori bölümümü de tavsiye edip bu bahsi kapatıyorum. ‘Lucy analyzes Charlie Brown’, kıyıdan köşeden youtube’a girip seyredebilirsiniz.
Hamdidam dam hamdidam dammm
18 Kasım 2009 Çarşamba
LET'S GET MORE VOTES FOR EARTH
Üye olduğum ve küçük tıklarla manevi katkı sağlayadığım iki adresi sizlerle paylaşmak isterim.Kendi kendinize 'ne olacak bu dünyanın hali' demekten sıkıldıysanız belki bir iki küçük hareket sizi iyi hissettirebilir.
Geçen sene Earthhour (WWF destekli bir proje) etkinliğinde ışıklar tüketimi protesto için 1 saat kapandı.Bu sene de az önce gelen mailde dünya için imza isteniyor.İmzalar 7-18 Aralık'ta Kopanhag'ta yapılacak olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansında dünya liderleriyle (o da ne demekse, benim dünyamın lideri benim) paylaşılacakmış.Duyarlılıktan ödün vermeyenler için..
http://www.earthhour.org/
http://www.350.org/
16 Kasım 2009 Pazartesi
Derin kocaman bir nefes
Bizi takip edip Giresun'a gelen bir İstanbul B.B bankı..
Sahilde takılan bir yavru..
Akla gelmeyen nedenler..
Gördüklerime şaşırmak, nedenler bulmak, hafifçe gülümsemek istiyorum.Depresif bir insan değilimdir ama kimi zamanlar nedensiz mutsuzlaşıyorum, biraz da şımarıklık galiba. Mutluluğun hazımsızlığı ile kolkola gelen açgözlü kurt muyum neyim?
Madem öyle mutluluk nedenleri sıralamalıyım;
• Havalar soğumasına rağmen kombiyi açtığımızda evimiz hemen sıcacık oluveriyor.
• Kaztüyü uzun bir manto aldım, kapşonunu kapatınca nerdeyse gözlerim kapanacak.Sıcacık bir astronot gibi gezineceğim bu kış.
• Yepyeni gıcır gıcır kitaplarım var.
• Bembeyaz banyo dolabımız bu Perşembe kapımızı çalacak.
• Annemin turşuları bir harika.
• Şişmanın güleryüzü hep yanımda.
Yüzüm gülümseyerek yazımı bitiriyorum.
4 Kasım 2009 Çarşamba
3 Kasım 1995
Gözümde altın saçlı mahçup bir çocuk belirdi, çocukluk aşkım ve maalesef şu an aramızda olmayan kibar bir çocuk.
Yıl 1995..ilk ve son konuşmamızı yaptığımız gün 3 Kasım 1995'ti..ve düşündüm 14 sene geçmiş..14 koca yıl..onu alıp güzel yerlere götürmüş, beni de yağmurlu ve hüzünlü bir boğaz manzarası ve eski bir dosta..
Islak İstanbul..
İstanbul sıkıcı bu aralar, hele geçen sabah boğazdan Üsküdar'a şöyle bir baktım da sanki binalar 'amannnn ne olacaksa olsun' der gibi omuzomuza vermiş duruyorlardı..
Değişim ne kadar önemli hayatımızda, çok büyük şeyler olmasına da gerek yok aslında, bir iki günlük kısa geziler, kırmızı oje sürmek, farklı bir yerde yemek, eski bir dostla mesajlaşmak gibi.Tabi köklü bir değişiklik yapabiliyorsanız da ne ala..çok yakın bir arkadaşım, istifasını verip soluğu İngiltere'de aldı.Heyecan verici..her sabah sokaklarda gördüğüm tanımadığım insanlar bile aynı..bu da demek ki aslında hayatın akışı içerisinde farklı olması gereken durumlar bile zamanla aynılaşıyor.veeee bu kadar negatif olmaya gerek yok, biz de ne yaptık birkaç günlüğüne kaçalım dedik..aniden biletlerimizi ve izinlerimizi alıp annemleri görmeye ve onlarla sisli dağlara çıkmaya karar verdik.Karadeniz yaylarında birgün geçirmeyi ve annemle kahvelerimizi yudumlarken dedikodu yapmayı planlıyorum..Bol bol da fotoğraf çekeceğim..tabi sizlerle de paylaşacağım:)
16 Ekim 2009 Cuma
SOS...SOS...
Tabi oturup yazmak, düşünmek, görmekten ziyade birşeyler yapılabilir mi bu insanlar için? İnternetten araştırdım ve bir web sitesine ulaşamadım..Ama eminim birşeyler yapmalı diye düşünen ilk insan ben değilimdir.Araştırmalarıma devam edeceğim ve sizlerle paylaşacağım..
13 Ekim 2009 Salı
özüme dönmek istiyorum
ayrıca artık yemek fotosu koymayacağım, hoş gelmedi gözüme..
veeeeeee yine 'bir yolu olmalı' damarım tuttu bu aralar..sıkıntılıyım..
10 Ekim 2009 Cumartesi
9 Ekim 2009 Cuma
Plusone +1 ve pastırma yazları..
Gelgelelim cuma cuma beni ve şişmanı bitkin hale getiren güzel parti organizasyonuna..Yakın bir arkadaşımızın düzenlediği parti serisinin ilki Perşembe akşamı Hayal Kahvesi'nde yapıldı.Haftaiçi yapılması ayrı keyifli oldu çünkü haftasonuna 1 gün erken başlamış hissi yarattı bende.Müzikte, içkilerin fiyatları da gayet güzeldi. Plusone kokteyli de ayrı lezzetliydi. Mekan değişiklikleri yaparak devam edecek partide İstanbul'da yaşayan yabancılar ağırlıktaydı. Eline sağlık Can arkadaşımızın..Plusone'ın ikincisi için gün sayıyoruz.
Veeee şaşırtıcı bir gelişmenin de kutlaması aynı güne denk gelince tadından yenmez oldu..Güzel Cumalar...
28 Eylül 2009 Pazartesi
neden bilmem?
neyse bu aralar şişmanla yaptığımız tatil planları beni motive etmeye yetiyor da artıyor bile..iş yerinin sıkıcılığını bile unutturuyor diyebilirim, canım sıkıldığında çıkmayı planladığımız tatili düşünüp gülümseyiveriyorum.
biz bu çarkın sıkkın dişlileri, zavallılar bizi..ne acı ki tatil için yaşıyoruz sanırım:( yine de yaşasın tatil:)yaşasın pozitivist düşünce..
27 Eylül 2009 Pazar
yemek kitabı arayanlara..
26 Eylül 2009 Cumartesi
günün kahveleri artık evde..
9 Eylül 2009 Çarşamba
balayından akılda kalanlar..
tam bir kabustu..gece ışıklarla daha güzel olur diye akşam saatlerinde gittiğimiz Eyfel'den Fransızlar'ın yabancılara yaptığı turistik işkence olduğuna karar vererek ayrıldık.Saat 9 sularında bilet sırasında başladığımız sırada durma eylemlerimiz gece 12 de Eyfel'in merdivenlerini koşarak kaçarcasına inmemizle son buldu.Her katında asansör sırası bekliyorsunuz ve kesinlikle düzen diye birşey yok.İtiraf etmek gerekirse ışıklı bir şehir görüp iniyorsunuz, çok ta bir cazibesi yok en tepeye çıkmanın, yorgunluğunuz yanınıza kar kalıyor.
Laduree:
Paris'in 1800'lü yıllardan kalma meşhur pastanesi.Paris'te birkaç farklı yerde rastladığımız tatlı yeşil görüntüsü ve kalabalığıyla merak edip girdiğimiz ve her renk makaronlarından (doğru yazdığımdan emin değilim:) alarak yolumuza devam ettiğimiz pasta cenneti.Ağızda eriyen bu tatlı şeylere bayıldık.Louvre'a yakın olan meydanda (adını hatırlayamıyorum) ki zaten çoğu yerden de görülebiliyor, hayatımda gördüğüm en büyük dönme dolabı farkediyorum ve şişmana binelim binelim diye tutturuyorum.Kocaman bembeyaz bir dönmedolap bu.Eyfel'e çıkmanıza hiç gerek yok, dönmedolap sayesinde Paris manzarasını yaklaşık 5 dakika dönerek izleyebiliyorsunuz.
Uykum geldi:) Devam edeceğim..
7 Eylül 2009 Pazartesi
Gidebilenler..
ben hiçbirşeyin başkanı olmak istemiyorum, aslında birşeylerin başında olmak gibi bir derdim de yok.Tek istediğim sabah uyanmalarında hevesle birşeyler yapıyor olabilmek ve yapacaksam da gerçek birşeyler, yararımın dokunacağı birşeyler yapmak istiyorum.
Geçen şişmanla konuşuyoruz, önümüzdeki 5 yıllık planımızı yapmalıyız bir an evvel, ben 10 yıl sonra birkaç title yükselmiş ama bunun karşılığında hayatımın 10 yılını satmış olarak bulmak istemiyorum kendimi..
10 Ağustos 2009 Pazartesi
Merhaba ben evlendim:)
Ne yalan söyleyeyim bir fark olmadı doğal olarak, zamanla evlilik nasıl gidiyor belki paylaşırım:)
Ama herşey çok güzeldi, Karadeniz'e yakışan gri bulutları ve beyaz dalgalarının eşliğinde evlenmek hoşuma gitti:)
30 Temmuz 2009 Perşembe
Geri sayım başladı.15,14,13..
Bekarlığa vedama 2 haftacık kaldı.Bütün bu koşuşturmaca, hazırlık, teferruat, alışveriş, stres, aslında hepsi çok güzeldi.Hala bitmiş sayılmaz ama insan kaç kere yaşar ki bu zamanları?
Bunun yanında blogla pek ilgilenemiyorum, her işim bittiğinde sıcak sıcak evde pineklerken daha fazla şey anlatabilirim diye düşünüyorum.
Nikah için Çarşamba Giresun'a gidiyoruz, kocaman EVET'lerimizi söylemek için.Sonrasında da İstanbulda göbek atacağız.
Umarım herşey güzel geçer..Haydi eller havaya..laylaylaylayyyy
23 Temmuz 2009 Perşembe
20 Temmuz 2009 Pazartesi
9 Temmuz 2009 Perşembe
ilk ve son muydu?
Şimdi gelgelelim niye herşeyi -di'li geçmiş zamanda anlattığıma, dün gelen bir maille Mavra'nın kapandığını öğrendim.Aslında kapandığı değil kapatıldığını..Neden niye bilmiyorum..Ama en kısa sürede tekrar o kekten yemek istiyorum, ilk ve son olmasın dilerim mavra'yla tanışmamız.
8 Temmuz 2009 Çarşamba
acil çıkış kapısı
şehirden uzak, yeşillikler arasında sessiz sakin bir köşeniz olmalı mutlaka..şartlar henüz izin vermese de ilk hedefimiz bu bizim.
Şile Kızılcaköy'e gittik son iki haftasonu.Henüz keşfedilmemiş küçük bir köy, köy kahvesinin önünde pinekleyen amcaları ve birkaç bakkalıyla sessiz sedasız bir yer..
Gidiş o kadar olmasa da dönüşte hala İstanbulda olduğunuzu trafik yüzünüze vuruyor fakat geçirdiğiniz birkaç saat değer arabanın içinde bunalmaya.
Günlük hayat o kadar da saçma uğraşlarla geçiyor ki; kendinize yapabileceğiniz en büyük kıyak tertemiz bir nefes alabilmek aslında.Yediğiniz içtiğiniz herşey taptaze, kendi renkleri ve tatlarıyla..
Bol bol gezmeli ve temiz nefesler alabilmeli, -meli, -malı:)
hadi hayırlı gezmeler:)
15 Haziran 2009 Pazartesi
yaşlandığını hissetmek..
12 Haziran 2009 Cuma
yuva kurmak
İnanılmaz ayrıntıları varmış bu işin; örneğin havlu asacağından, perde kornişine, aslında ne çok ayrıntı ve ufak eşyalarla beraber yaşıyoruz.
Evimizde ana eşyalar yerlerini aldılar..şimdi keyifli taraf başladı..süslemek..vazolar, objeler, renkli zımbırtılar, bakmaktan sıkılmayacağımız pratik ve sade şeyler.
22 Nisan 2009 Çarşamba
canı sıkılmış bahar..
peki ben bu arada neler yaptım? neler yapmadım ki, ağustosta yapılacak düğünümüz öncesi 1001 türlü ayrıntıyla ilgileniyoruz..kara kara düşünüp hesaplar yapıyoruz:)
bu arada kapitalist düzenin dişlileri arasında canım sıkıldı, ama 106 ekranın karşısında kelebek kabımızdan çekirdek çıtlayacak olmam yüreğime su serpti.
cüceleri unutursam ayıp olur..akşamları onlarla oynayıp yoruluyorum, kafamda hiçbirşey kalmıyor..
ama canım yine de sıkkın, hakkımız olan şeyleri niye gizli saklı fısır fısır konuşuyoruz aklım almıyor!!!
neyse ben biraz çekirdek çıtlıyım..
16 Mart 2009 Pazartesi
my sweet fiance...
18 Şubat 2009 Çarşamba
and the Oscar goes to...
Ama her yıl gerçekleşen Oscar törenleri sayesinde egomu bir nebze de olsa tatmin imkanı buluyorum.
Adaylarımı belirleyerek bilumum Oscar anketleri doldurdum ve bu yılki asli görevimi de yerine getirdim.
Açık ara katıldığı bütün dallarda favorim ''Slumdog Millionaire''. Müzikleri, oyuncuları ve harika kurgusuyla çok güzel bir film.
Danny Boyle filmlerinin en nadidesi olan Trainspotting'i kaç kez izledim hatırlamıyorum, çimlerin arasına kayıp gitmek sahnesi canlanır hep gözümde.Danny Boyle filmlerinin renkleri birbirinden farklı olsa da her seferinde vurucu filmler yapmayı başarıyor, 28 days later da bunlara bir örnek.
Fani hayatta övünebileceğim tek tük özelliklerimden birisi de film seçimlerimin fena olmayışıdır.The Ten son zamanlarda izlediğim en absürb fimlerden..
ne izlesem diye düşünürseniz birgün eğer, kare kafaya sorun, cevaplasın:)
iyi seyirler..
bakalım Oscar tahminlerimde kaçta kaç yapacağım, izleyip görelim...
2 Şubat 2009 Pazartesi
2 Şubat Şişman 30'lara Merhaba dedi...
Az önce Şişman ve ben ' Revolutionary Road 'u izledik ve şahsi kanaatlerimizi paylaşmak isteriz;
- Bir hayalin nasıl kırıklığa dönüştüğünü anlatıyor (Şişman)
- İyi bir eş, iyi bir ev, çocuklar üçlemesinin ne kadar empoze bir hayat olduğunu şamar gibi insanın yüzüne vuruyor (Kare Kafa)
- Kate Winslet bu sene Danny Boyle ile ödüller sizin (Kare Kafa)
- Leonardo'yu biraz kilo almış gördüm (Şişman)
- Güzel bir film, izleyebilirseniz izleyin (Kare Kafa)
- Şişman doğum günün kutlu olsun (Kare Kafa)