30 Aralık 2009 Çarşamba

Bugün yeni birşey daha öğrendim

Öğlen koştur koştur yılbaşı hediyesi alabilmek için Nişantaşı City’se gittim, altkata D&R’a indim,etraf oyuncak dolu ama bir tek kitap yok. Hayırdır diyip kasaya yöneldim, ve yepyeni ve tabi ki güzel yurdumun çok mantıklı bir uygulaması ile daha karşılaşıp, ha hu eee tamam o zaman diyip çıkıverdim..Kasadaki kız şöyle dedi ‘Bir alışveriş merkezinde kitap satabilen tek bir dükkana izin veriliyor.Burada Nezih kitap satışı yaptığından biz yapamıyoruz ‘dedi.

Yani özetle; bir AVM’de 28 tane kıyafet mağazası, 35 tane ayakabıcı, 23 tane yeme içme yeri gibi tüketelim tüketelim ama yanımıza bi halt kalmasın türü yerler için bir kısıt olmazken, kitap satan ikinci bir dükkana izin yok!

Türkiye’nin İstanbul’u, İstanbul’un Nişantaş’ın da da bu böyleyse vay geldi halimize..

Sevgili Nuri Bilge Ceylan’ın dediği gibi tutkuyla sevdiğimiz, yalnız ve güzel ülkemiz böyle böyle kalkınacak..Zaten toplum olarak amacımız güzel giyinelim, iyi yerlerde yiyelim içelim, başka da bir derdimiz yok..en güzeli..

Güneşli 30 Aralık


Sabah sabah bir dolu işim var ama blog takipçilerim! herşeyden önce gelir:)

Dün akşam karşılaştığım ve her yaşımda bu davranış şekline hayretle, kızgınlıkla, utançla baktığım bir tabloyla tekrar karşı karşıya kaldım.

Yer; mesai servisi..Akşam saat 8 itibariyle kalkıyor kendisi..İçindeki insancıklar yorgunluktan sesi çıkamayan, karnı acıkmış, evine ulaşabilmek dışında hayattan o an için başka istekleri olmayan tipler..

Servise girdiğinizde ağır bir yemek kokusu ve arkada tıkınan (başka adı yok bu eylemin) bir kadın..Etrafında herkes aç ve yorgunken, kapalı dar bir alanda insan nasıl tıkınır???Nasıl bir hayvansal içgüdü, nasıl bir açlık bu??Midem şamarlar beni ,ben böyle birşey yapsam..Şükrediyorum ki, anlayış sahibi ve detaylara kafası çalışacak kadar akıl sahibiyim..

Peki ya sonrasında ne oldu..Kadın yol boyunca boğazına birşey takılmış gibi öksürüp durdu..Karma mısın, ilahi adalet misin, her neysen seviyorum seni..

28 Aralık 2009 Pazartesi

Morcheeba

you and me were meant to be
walking free in harmony
one fine day we’ll fly away
don’t you know that rome wasn’t built in a day
di mi bebeğim, di mi bebeğim?

Karanlık Pazartesi

2009 giderken içimizi karartmaya kararlı, şişmanın hastalığı ve ardından tahmin edilemez sıkıcılıkla gelen karanlık Pazartesi..

Hava yağmurlu ve karanlık, evde şişmana tavuk suyuna çorba yapmak istiyorum ben, ama gelin görün ki burada birşeyler karalayarak sıkıntımı hafifletmeye çalışıyorum.

Ne de çabuk geçiyor zaman ve mutluluk sandığımız şeyler şekil değiştiriyor, aslında sadece mutluluk da değil, sıkıldığımız, kızdığımız, herşey zamanla değişiyor,değişiyoruz.
Benim hafızam maalesef silmeye odaklı işliyor, herşeyi unutuveriyorum, sanki hiç yaşanmamış gibi oluyor bir süre sonra.İsterdim ki, ayrıntılarıyla hatırlayabiliyim herşeyi..

Bu karanlık Pazartesi tanıdığım genç ölüler geliyor aklıma, hepinize gülümsüyorum, yılbaşı umrunuzda değil biliyorum.

27 Aralık 2009 Pazar

hastalık ne menem birşey..

Şişman rahatsız sabahtan beri..sakız gibi uzayan ve ilk kez bitsin artık dediğim bir pazar günü oldu..ciddi birşey değil ama yüzü gülmedi bütün gün..evin içinde bir tatsızlık var, benim de canım bütün gün birşey yapmak istemedi..

herkes sağlığına sımsıkı sarılsın, benim şişmanım da iyi olsun artık:(

18 Aralık 2009 Cuma

hala oluyorum:)

bugün harika bir haber aldım...hiç tanımadığınız bir misafirin çok önceden geliyorum demesi gibi birşey..çok heyecanlı..

hey sen, kim olduğunu henüz bilemesem de varlığının haberi gözlerimi yaşartıyor, bakalım sen gelince ne yapacak sulugöz halan?

seni şimdiden çok sevdim..çok acele etme, zamanın gelince, ağlayarak geldim ben de yeter..

16 Aralık 2009 Çarşamba

What is your idea of happiness?

Cevabını bilip yerine getirenlerin sayısı, cevabını bilmeyenlerin milyonda biridir bence..maalesef..

.....

Kaç gündür birşeyler söylemek istiyorum, birşeyler yazmak ama kendi kendime dahi cümle kuramıyorum..

2009'un muhasebesini yapmak lazım gelir di mi yılsonu itibariyle..istemiyorum, zaten bütün sene tik tak saatlerle ve onun alarmıyla geçiyor..Bu sene harika şeyler oldu tabi, sanılmasın ki kötü bir yıldı..Eşim, evim ve blogum oldu..daha ne olsun..

ama beni birşeylerin kutlamasında hüzünlendiren birşeyler var her seferinde..Bitip bitip başlayan şeyler,2003'ler, 2005'ler, 2009'lar..hayat bir kereliğine gelmişken ne de önemsiz davranıyoruz kendisine..Ofislerde, servislerde, gri sağlıksız havalı şehirlerde tüketiyoruz..Daha fazlasını hakediyor bence..İşte tam da bu anda bu sarmal başlıyor, biliyoruz ama hareket edemiyoruz..Para denen şey, bize güvenlik, beslenme ve Maslov'un ihtiyaçlarını sağladığı için vazgeçemiyoruz. Asık suratlı tutsaklarız..Çok karamsarım di mi, ama bence olmak lazım, cidden vahim çünkü durum..Bir de bunu pazarlama malzemesi yapmıyorlar mı kan beynime sıçrıyor.(Dikkat edin son dönemdeki reklam kampanyalarında sıkıldınız bunaldınız, kendinizi mahkum gibi hissediyorsunuz, yok tatil için yaşıyoruz deyip kravatlı insancıkları tek sıra yürütmeler mi istersiniz, buna saçma çareler sunmalar mı, terbiyesizliğin bu kadarı...)

İnsan sevdiği işi yapmalı, hayat sevmediğin işi yaparak yaşamak için çok kısa..

Neyse bu bahsi kapatıyoprum çünkü ara ara böyle serzenişlerim oluyor ve böyle giderse de olmaya devam edecek.

2010'dan beklentilerimi de ayrı bir başlıkta yazmak istiyorum..

Bu da böyle gri ofis yazısı olmaya mahkum kalsın..

10 Aralık 2009 Perşembe

2009'un son filmleri

Kasım ayında sizler için izleyip beğendiğimiz filmler aşağıdaki gibi bayanlar baylar..(tek bir izleyicim bile yokken bayanlar baylar diye halka seslenmem de ilginç doğrusu)
SHRINK



İçlerinde ilki ve en güzeli harika insan Kevin Spacey'ninki...Müthiş bir ses tonu olduğunu da bu filmle farkettik kendisinin..



WHATEVER WORKS




Klasik bir uyuyakalmaya kurban gittiyse de izlediğim kadarıyla tamamlanmayı haketmiş bir filmdi..



THE DAMNED UNITED
Futbol temalı sanmayın, insan istemeye görsün'ü anlatan izlenesi bir film..Gerçek bir hikaye olması da ayrıca güzel..(hala gerçekliği seviyoruz, ne mutlu)



THE PRIVATE LIVES OF PIPPA LEE





Ne yetenekli bir karı koca bunlar!!Sean Penn'in güzel karısı en sevdiğim filmlerden biri olan She's so lovely'den sonra onun kadar olmasa da güzel bir film de başrol oynuyor.
Sean Penn'le bir ara ayrılmışlardı ama tekrar birarada olduklarına dair bir haber hatırlıyorum, yanılıyor da olabilirim..Özellikle kadınların seveceği bir film bence (bayat romantik komedi sanılmasın, alakası yok)
LOS ABRAZOS ROTOS (Nam-ı diğer Broken Ambraces)

Almadovar, diğer filmlerinde olduğu gibi sıkıcı mı değil mi, garip havası olan ama en sonunda sevdiğinize karar verdiğiniz filmler yapıyor.(benim fikirlerimle sınırlı tabi bu görüşler)



Penelope Cruz seyretmesi zevkli bir kadın, güzele bakmak herkesin hoşuna gittiğinden kolay seyredilir bir aktris.
Aşk anlatılacaksa hakettiği gibi doğrudan değil bu filmdeki gibi anlatılmalı..
veeeeeeeeeee son olarak;

IN TO THE WILD

İşte bir gerçek hikaye daha..Sean Penn beyler yönetmiş, bu çocuk ta (Emile Hirsch) oynamıştır..Filmin son sahnelerinde bu çocuğu birden zayıflamış görüp irkiliyorsunuz..Görüntüleri de ayrıca güzel..




Yaşasın sinema , film izleyin..

3 Aralık 2009 Perşembe

Dünyaya imza atmak..

Aralık ayında dünya liderleri insanlığın geleceği ile ilgili hayati kararlar almak için Kopenhag’da bir araya gelecek. Konferansın gündemi, iklim değişikliği ile mücadele olacak. Kopenhag’da dünya siyah ile beyaz arasında bir seçim yapmak zorunda kalacak. Ya küresel ısınmayı tercih edecekler ya da dünyayı...

Siz de imzanızı atın..

http://www.wwf.org.tr/page.php?ID=229

1 Aralık 2009 Salı

Tatil çıkışı

Bu sabah bir ilkle tanıştım, tartıda gördüğüm rakamları hayatımda ilk kez görmenin bedbahtlığı ile uykulu bir patetes olarak işyerinde buldum kendimi, bu saat itibariyle de hala gözlerimi ovuşturuyorum.

Haftanın 4 gün süreceği zımbırtısıyla bu hayat nereye kadar..züğürt tesellisi bunlar..

acil kilo vermeliyim, hayatımda diet yapmamış biri olarak becerebileceğimden de emin değilim..Ne yapmalıyım? Hayır diyemediğim nadir şeylerden biri olan çikolata sevdamla bir süre yolları ayırmalıyım..Beyaz ekmeğe burun kıvırmalıyım..evet bunları yapmalıyım!!

Pilatese başlamalı, yol yürümeli, hareket etmeliyim..
İyi haberler vereceğim hissediyorum (motivasyon da cabası:)