9 Ocak 2011 Pazar

Cumayı Cumartesiye bağlayan gece..

Yazıyı dün gece yazamıyorum diye kıvranırken yazdım ama uykum geldi ve ısınınca daha lezzetli olan yemekler gibi bu geceye sakladım..

Yalan değil bazen uzun uzun düşünüyorum ne yazsam diye, çünkü (bu büyük ve gerçek bir çünkü) söylemek istediğim şeyler oluyor, cidden..ama henüz kendim bile anlayamadığımdan yazamıyorum da doğal olarak..heralde diyorum bunun nedeni haftaiçi işteyken kendimden çok uzaklaşıyor olmak, ve aslında bugün gitsem umrum olmayacak şeylere kafa patlatıyor olmak. işte bu yüzden Pazar akşamki ben ile Cuma akşamki ben iki farklı tip oluveriyor. ..bundandır bu Cuma akşamında bende bir tutukluk var..Yılın ilk haftası sıkı geçti, eskiden bu kadar yorulmuyordum ve gerçeklikten bu kadar uzaklaşmıyordum..neyse durum bu.. gecenin sonunda anneannemi özledim desem..hiç görmediğin biri özlenir mi, ben özledim.

Sonra bu yazının ertesi günü yani bu gecenin gündüzü dost meclisine girdim, benim şahsına münhasır süper bir dostum vardır, kendisi pılını pırtını topladı ve koşar adımlarla 1,5 sene önce İngiltere'ye kaçtı..ve bugün bana sarıldı..evimiz fazlaca kalabalık ve kalabalıktan kaynaklı sıcacıktı..hoşuma gitti..samimiyeti seviyorum, o kadar ender karşınıza çıkıyor ki..Mesela çevre projeleri, tutukluların hakları gibi doğallık, samimiyet, içtenliğin elden gitmesi üzerine de eylemler yapılmalı..protestolarla bağırınmalı..ağızlarda sakız olarak kalmamalı ama nedense insanlar madden görüp hissedebildikleri şeyler için tepkilerini bu yollarla gösterebilirken, kaybolan ve hayatın ana damarı olan duygular için aynı şey sözkonusu olamıyor...başlık olarak gündeme gelemiyor..
Başbakan kare kafa TRT 1'den yaptığı yurda seslenişinde vatandaşları gerçekliğe ve hergün 5 dakika sadece kendi hislerini düşünmeye çağırdı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder