27 Şubat 2011 Pazar

Bu ne cüret!

Herşey bir kumbarayla başladı. Beyaz porselen, boyalarını fırçasını yanında veriyorlar. 1 ay masanın üstünde, 1 ay kütüphanede durdu sessiz sedasız, TV'nin bozukluğu ve hastalıktan evde olmak zorunda kaldığımız birgün hadi şunu boyayalım dedik. Şişmanla anlaştık, bir yüzünü o bir yüzünü ben.... Ben gayet postmodern çalıştım, çizim yeteneğim olmadığı için çalışmak zorunda kaldım diyelim. Bu arada lise dahil resimlerini annesine yaptırmış biri olarak fırça tutmayı bile beceremedim ilk anda, ama sonra...nasıl zevkli, ve ne özgürlük. Kafana göre takılmanın sözlük karşılığı oluverdi birden. Şişman bu konuda beni 10’a katlar 5 ile çarpar. Doğuştan yetenekli zat-ı muhterem..Ben benim de bilmedigim bir bilinmeyenim. İnsan 30’unda öğrenmek istiyor, en azından bende öyle oldu. Neyse efenim kafaya koyduk, resim yapmak hoşumuza gitti bir kere, kaçarı yok. Soluğu yağmurlu bir pazar üşenmeden Kadıköyde aldık. Güven Kültür&Sanat'a gittik. Ne ararsanız var, bizim gibi ne alacağını bilemeyenleri de yönlendiriyorlar. Şövale, tuval, boyalar, fırçalar, tiner, palet...sevgili sanatseverler eğer siz de sanata aç dimağlara sahipseniz bizim gibi, bir ayakkabı parasına karnınızı doyurabilirsiniz...Hepsi toplamda 130 TL civarı tuttu..Ve bu paraya 4 tuval, ve bilmem kaç resimde daha kullanabilceğiniz boyalar da dahil..
Bir arkadaşım iyi resim yapıyor, daha iyi diyor hiç denememiş olman, daha heyecanlı düşünsene..Yetenek var mı yok mu, seviyor mu sevmiyor mu belli değil ..Haklı. Eğer birşeyler yapabilirsem, yani yapacağım da birşeye benzerse sizle de paylaşırım..şimdilik Şişmanla ortaklaşa çalışmamız el işi kumbaramız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder