15 Ocak 2013 Salı

Araf ve Neslihan


Türk sinemasına ne olur dönüp bir bakın, komedi ya da ucuz aksiyondan ibaret değil..
çok iyi yönetmenler, çok iyi oyuncular, çok iyi filmler var.
Son zamanlarda izlediğim yerli yabancı en iyi film Araf...
Yeşim Ustaoğlu ve Neslihan Atagül ışık saçıyorlar.
Neslihan Atagül nasıl yetenekli ve ne döktürüp oynamış, bayıla bayıla izledik..
Film de rengi, hikayesi, kurgusu ile çok iyiydi, şiddetle tavsiye..

9 Ocak 2013 Çarşamba

9 Ocak sabahı

günler ne hızlı..yeni yılda 9 gün geçti bile. karın beyaz ışığı gece gündüz evin içinde, tam da soğuk olmayı beceremeyen bir soğuk var kombiye direnen. bir tatlı huzur bu sabah..

oturturuyorum kucağıma kahvaltı masasında, karşımız boş, sanki karşılıklıyız. öyle aç bakıyor ki, peynire, çatala, çaya.. çatalla peyniri alışımı izliyor ağzı açık, demek ki diyor sıra bu.. gülümsüyor bir şeyi anlayınca ya da ben öyle sanıyorum. dünyaya, nefese, öğrenmeye o kadar aç ki.. geniş, eksiksiz sofralar kurmak istiyorum ona. kalbi kırılmasın istiyorum, dudağı bükülmesin. gözleri hep hevesli baksın, hep daha uzağı görmek istesin, hep iyi olsun, iyi..annelik...şair eder bu yaştan sonra..

8 Ocak 2013 Salı

çirkinlemeler


benim için çocukluk Artvin'dir.. 3-9 yaş arası Artvindeydik. Kışları pek iddialı olurdu, her kış 1 metreden fazla kar yağardı. Küçüktüm hatırlıyorum kafamı kaldırınca hizamdaki şeyi göremezdim, boyumdan büyük yağardı. Deli gibi zevkliydi karda oynamak, donumuza kadar ıslanırdık, dudaklarımız soğuktan mosmor olurdu. Çocukluk ne güzel şeydi..ilerisini gerisini düşünmeden çocuk olmak.
Şimdi İstanbul'a 2 gram kar yağsa okullar tatil, herkes pek bir hararetli..aslında o kadar curcunaya gerek yok, yurdun nerelerine neler yağıyor diyesim geliyor, dedim gitti. Türkiye'de İstanbul'u fazla şımartıyorlar bence.

********************

bugün düşündüm de belki de insanoğlundan çok şey umuyoruz, yani belki diyorum kapasite bu, dairenin çapı bu..daha fazlası istese de olmuyor, çapından büyük işler mümkün olamıyor.
sabah 6'da başlıyor hayat bizim evde, her sabah haberleri seyrediyorum da, insanoğlu ne aşağılık diye geçiriyorum aklımdan her seferinde, sonra bu sabah, belki de normali bu dedim..yani bir kısım pislik yaratılmış, istese de temizlenemiyor, isteyecek akıl da yok.

********************

bir de insan ilişkileri ne zor..ben ki dokunsan asosyal olacağım, o kadar yakın ve istekliyim o mevkiye..(sosyal medyayı bu kadar severken asosyallik-nemrutluk-tosarmaya tosarma dememem de pek bir tezat) ben zaten hep böyleydim hep bir tutarsızlık..kafa karışık.
ne diyordum insan ilişkileri, pek bir kasmak gerekiyor ya, karşındakinin hisleri, aman üzülmesin, ne der ne yapar falan filan.çok yorucu..az insan yoktur, çok yorgunluk vardır..

********************

bugün deprem oldu İstanbul'da. sarsılarak uyandım uykumdan, lambaya baktım, o da benim gibi sallanıyor. aptal anımızda yakalayack bizi ölüm, gaddarsa sırıtacak, gaddarca sırıtacak sinirlenemeyeceğiz bile, o kadar kafamız çalışmayacak.

7 Ocak 2013 Pazartesi

görüşmeyeli..


Bu işin kaymağını yemeye başladım. Kaan bugün itibariyla 4, 5 aylık oldu. Artık beni fazlasıyla tanıyor, gülücükler hatta kahkahalar atıyor, yokluğumda beni arıyor, küçük küçük oyunlar oynamaya bile başladık. Şimdiden onunla nerdeyse her haftasonu İstanbul'da turluyoruz soğuk moğuk demeden. Cumartesi hayatında ilk kez vapura bindi:) Kadıköy'den Karaköy'e gitti ve geri döndü:) Şaşkın şaşkın denize, insanlara, martılara baktı..sağolsun uyumlu bir bebek, neyse bunlar gezmek istiyor diye olgunluk gösteriyor biz kullarına.
Hayatımın %95'ini kapladığından (kalanında da hayatta kalabilmek için yemek yiyip, uyumaya çalışıyorum) onun dışında pek te yazabileceğim şeyler olmuyor bu sıralar..Öyle büyük bir yenilik ki herşeyiyle, odak noktası olmayacak gibi değil.. Mesela bugün ilk kez kar gördü. Şaşkın şaşkın o kara ben ona baktım..
Kaan dışında birşeylerden bahsetmek gerekirse çok izlemek istediğim film sinemalarda ama gitmem mümkün değil.. bari siz izleyin Haneke'nin Amour'unu..gerçi İstanbul'da sadece 3 sinemada oynuyormuş..
Bunun dışında yukarıdaki gruptaki kızın sesini çok beğeniyorum bu aralar, bu şarkıları da pek güzel.

Aslında yazacak çok şey var ama dediğim gibi hepsi Kaan'la ilgili, blog bir anda ben nasıl anne oldum bloglarına dönmesin diye yazasım gelmiyor, zaten yaşaması daha zevkli..

İşe dönmeye az kaldı..Farklı, madden ve manen yorucu geçecek yeni bir dönem başlayacak..Dönem koşturma dönemi, bir gün gelecek (yani gelecek biliyorum, şiddetle inanıyorum) günleri bilmeyeceğim, bir önemi olmayacak saatlerin, o kadar zamandan bağımsız olacağım, olacağız, tek hayalim bu..Sadece sevdiğim için birşeyler yapacağım, zorunda olmak diye birşey olmayacak..olabilir mi?
Bu arada 2012 gülümseyerek uzaklaştı, oğlumun doğum yılı olduğundan hep hayatımızda olacak bir sene..Hızlı ve güzeldi..Hamilelik, doğum, bebekle ilk aylar şeklinde geçti, gitti...

Bu arada 1 seneyi aşkın zamandır sigara içmiyorum, içesim de gelmiyor hiç. Sigarayla da vedalaşmış oldum 2012'de. Ne zamandır yazmadığımdan bilinçsiz karalamalara dönüşmeden bu yazıyı bitireyim.görüşürüz..umarım bir öncekinden daha kısa zamanda.