20 Kasım 2015 Cuma

Kaan...


Bence sen dünyanın en güzel en tatlı en akıllı çocuğusun. Hatta en duygulusu, en içteni, en sevgi dolu olanısın.
Ne bileyim seni öyle seviyorum ki öyle böyle değil...
Merakla bakan gözlerini, sıcacık avuç içlerini, mis kokan saçlarını öyle çok seviyorum ki..
Her akşam eve geldiğimde evet diyorum böyle harika birşey var benim olan..hatırladıkça gözlerimi ıslatan..
Dünyanın en şanslı annesiyim, gelişinle kalbimde hep beni ayakta tutan sevgini bana bağışladın.

Kaanım, güzel oğlum, canım...

12 Kasım 2015 Perşembe

Bloğunu neden yazmıyorsun?

Sadık okurum yazmadığım süre zarfında sürekli bana bu soruyu sordu, "bloğunu neden yazmıyorsun?". Sahi neden yazmıyorum..Hadi o zaman, bitsin bu sus pus haller, parmaklarımı kıtlatıp çalıştırmaya başlayayım.

Zamana hayretle bakarken, nanik yapıp geçip gidiyor ya, arkasından baktığımda da hafıza zayıflığım gereği pek birşey göremiyorum, dolayısıyla burası benim hatıra defterim, el fenerim.

Hala İstanbuldayım, ama bir gün olmayacağım, o gün yüzüme nerenin güneşi yansıyacak şu anda bilmiyorum, ama başka bir hava olacak eminim. Üzerimde bol bir hırka ya da eskilikten güzelleşmiş beyaz bir tişört..ayaklarımda rahatlıktan vazgeçemediğim sevdiğim ayakkabılarım olacak, yanımda sıcak kalplerim..birden fazla..

Yani çekiyorsam bugün bir yeri, birilerini, birşeyleri, bir sebebi var. Erteliyorsam ertelediğimi ama olacağını bildiğimden. Bak hala umudum var...

Yazacağım söz, güneşli parmaklar ile kapı aralandı bugün..